TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE GELİŞMELER ve FLORENCE NIGHTINGALE DENEYİMİ
Tüp bebek tedavisi ile ülkemizde bir yılda doğan bebeklerin yaklaşık % 4-5’ i dünyaya gelmektedir. Dünyada milyonlarca bebek dünyaya gelmiştir.
Mikroenjeksiyon yöntemi tüp bebek pratiğinde nerede ise tüm kliniklerde tercih edilen ve tüp bebek tedavisi terimi ile özdeşleşmiş bir yöntemdir. Klasik tüp bebek çok az sayıda, uygun olgularda kullanılmaktadır. Embryo biopsisi, blastokist evresindeki embryoların transferi ve Preimplantasyon Genetik Tanı kliniğimizde rutin olarak uygulanmaktadır. Bu sayede son derece az çoğul gebelik oranları ile karşılaşılmaktadır.
Ayrıca erkeklerde menide sperm bulunmadığı (azospermi) durumlarda erkek yumurtalıklarından sperm elde edebilmek için mikroskopik TESE operasyonu deneyimli Androloglar tarafından yapılmaktadır. Olguların yarısında sperm bulunarak mikroenjeksiyon (ICSI) yapılabilmektedir.
Yeterli sayıda spermleri olan olgularda ise IMSI yöntemi ile sağlıklı spermler elde edilerek mikroenjeksiyonda kullanılmaktadır.
Kliniğimizde son dört yılda 3000 civarında çifte tüp bebek tedavisi son teknolojiler kullanılarak yapılmış ve transfer başına yüzde elli civarında gebelik oranları elde edilmiştir.
1-Embryoskop
Son yıllarda embryolar oluştuktan sonra, yani mikroenjeksyon yöntemi ile yumurtaya sperm enjekte edildikten sonra embryoları bulunduğu ortamdan yani inkübatör denen dolaptan dışarı çıkarmadan dakika dakika izleme imkanı veren embryoskop denilen cihazlar ve bilgisayar uygulamaları ile en sağlıklı embryo seçilebilmektedir. Bu sayede daha az sayıda embryo transferi yapılmakta ve yeterli embryosu bulunanlarda en doğru embryoyu seçme imkanı elde edilmiş oluyor. Ayrıca bir diğer avantaj, embryolar gelişmelerini değerlendirmek üzere dış ortama sık sık çıkarılmıyor. Böylece en az riskle uygun ortamda kalıyorlar, gelişim hızları sürekli izlenen embryoların bilgisayarda kaydedilen görüntüleri ekip tarafından izleniyor ve en iyi performansı gösteren bulunuyor.
2-Uzun etkili ilaçlar
Gittikçe kolaylaşan hasta dostu tedavi haline gelen tüp bebek tedavisinde son yıllarda antagonist denilen protokol ile 8-9 günlük enjeksiyonu takiben yumurta toplama aşamasına geliniyor. Diğer uygulamalar ile aynı başarı oranlarına sahip olan bu uygulama çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Hasta takibi hastadan hastaya değişik olarak yapılarak en yüksek başarı oranlarına ulaşılması hedeflenmektedir. Yeni geliştirilen yedi gün etkili uyarıcı ilaçlar ile günlük enjeksiyonlar şeklinde değil, daha az enjeksiyonla uygulanabilir hale gelmektedir. Haftada bir yapılan enjeksiyonlar ve ağızdan kullanılan ilaçlar ile hastaların yani kullanıcı kadınların daha yüksek yaşam kalitesi ve konforu hedeflenmekdir. Ayrıca yüksek gebelik oranları ve sağlıklı bebeklerin doğması olduğu da vurgulanması gereken ilk hedeftir.
3-Embryo dondurulması (Vitrifikasyon)
Tüp bebek uygulamalarında embryo transferi yapıldıktan sonra geride kalan kaliteli embryolar ailenin de izni alındıktan sonra ileriki uygulamalarda kullanılmak üzere dondurularak saklanır.
Embryolar yeni dondurma metodu vitrifikasyon ile hızlı şekilde dondurularak saklanmaktadır. Bu yöntem ile dondurulan embryolar çok sağlıklı şekilde çözünüp iyi gebelik oranları sağlamaktadır.
Bazen tüp bebek programına girmiş ve folikül gelişimi için yumurtalık uyarıcı ilaçlar kullanan hastalarda yumurtalıkların aşırı uyarılması (hiperstimülasyon sendromu) durumu gelişir. Bu durumda embryo transferi yapmak klinik tabloyu daha da ağırlaştırabileceğinden embryolar dondurularak saklanır ve başka bir adet döneminde, ortalama iki ay sonra hastanın klinik durumu düzelince transfer yapılabilir.
Dondurulmuş embryoların kullanıldığı durumlarda yumurtalık uyarıcı ilaç kullanımı, ve yumurta toplanması işlemleri gerekmediğinden çifte maddi, manevi daha az yük getirir. Dondurulmuş embryo tranferinde hasta sadece rahim içi zarını hazırlayan östrojen içeren tabletler alır veya yapıştırma bantları uygular. Rahim içi zarı uygun kalınlığa ve ekoya ulaştığında embryolar çözülerek transfer edilir.
Dondurulmuş embryo transferinde başarıyı artıran asiste yuvalanma metodu kliniğimizde lazer ile uygulanmaktadır.
Dondurulmuş embryoların kullanıldığı sikluslardan elde edilen gebeliklerden dünyaya gelen bebeklerde taze embryo tarnsferi uygulamalarına kıyasla doğumsal anomali riskinde artış gösterilmemiştir.
Vitrifikasyon yöntemi ile dondurulmuş embryolarda eskiden uygulanan slow freezing yöntemi ile dondurulmuş embryolara göre çok daha yüksek sağlıklı çözülmüş embryo ve yüksek gebelik oranları elde edilmektedir. Dünyada bazı klinikler son yıllarda özellikle Amerika’ da yumurta toplanan ayda transfer etmek yerine tüm embryoları dondurup bir iki ay sonraki dönemde transfer etmeyi tercih etmekteler.
4- Doğurganlığın korunmasında seçenekler (Yumurta ve embryo dondurulması)
Son yıllarda özellikle 40 yaş öncesi dönemde kanserler özellikle meme kanseri sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Onkoloji tedavilerindeki sağkalım başarısının artması ile, tedavi sonrası çocuk sahibi olma şansını ve bunun için seçenekleri kadın doğum uzmanının ve onkoloji uzmanının hastaları ile paylaşmaları gerekmektedir. Hastaların bilgilendirilmeleri gereken bir konu olarak, onkolojik tedavi planını yaparken göz önünde bulundurulması gereken bir madde olarak yerini almaktadır.
Genç yaşlarda ve özellikle ailesini tamamlamamış veya çocuk sahibi olmamış bir kadın veya erkeğin onkoloji tedavisi ile üreme hücreleri zarar görebilir ve daha sonra kendi hücreleri ile çocuk sahibi olma şansı kalmayabilir.
Bunun için tedavinin daha sonraki çocuk sahibi olma şansına etkisi nedir? Tedavi sonrası sağkalım şansı nedir? Hangi kanser tedavisi yapılacak? Hasta yaşı uygun ise hangi hücre türünün saklanması yüksek şans getirebilir? Saklanan hücreler ile tedavi bittikten sonra nakil yapıldığında kanserin tekrarlama riski artıyor mu ? Bu soruların cevaplarını hasta, onkolog ve kadın doğum (üreme tıbbı uzmanı) ile birlikte tartışmalıdırlar.
Kliniğimizde son yıllarda oldukça fazla sayıda oosit yani yumurta hücresi, embryo dondurulmuş ve tedavisi tamamlanan, onkologlar tarafından gebelik izni verilen hastalarımıza embryo transferleri yapılmıştır. Yine bazı olgularda hastanın daha çabuk kemoterapiye başlayabilmesi için laparoskopi ile yumurtalık dokusu alınarak dondurulmuş hastalarımız bulunmaktadır. Bu uygulama dünyada henüz istenilen tecrübe ve başarı oranlarına ulaşmamıştır.
Fakat yumurta hücresi ve embryo dondurulmasında çok büyük deneyim, bilgi ve tatmin edici gebelik oranları vardır.
5- Preimplantasyon genetik tanı (PGT)
Son yıllarda genetik bilim dalında hızlı gelişmeler olmaktadır. Saygın bir merkez olan kliniğimizde PGT yöntemi ile daha önce genetik hastalıklar nedeni ile çocuklarını kaybetmiş, düşük yapmış bir çok aile çocuk sahibi olmaktadır. Bu teknikte deneyimli bir embryolog tarafından embryoya zarar vermeden biopsi yapılması gerekmektedir. Böylece DNA dizilimleri bilinen genetik hastalıkların tanısı yapılabilmekte, özellikle akraba evlilikleri ile artan oranda karşımıza çıkabilen tek gen hastalıklarının tanısı yapılabilmekte, bunlar arasında kistik fibrozis, hemofili, talasemi, sickle cell anemi, myotonic distrofi, Gaucher, Tay sachs hastalıkları ilk akla gelenlerdir. İleri kadın yaşı söz konusu olduğunda embryonun normal görünümlü olmasına rağmen artmış kromozom anomali oranları saptandığı bilinmektredir. Bu olgularda PGT yapılması gebelik oranlarını artırabilmektedir.